UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı Programı (Creative Cities Network), UNESCO tarafından 2004 yılında yaratılmış olup, çeşitli bölgelerden, farklı gelir seviyeleri, kapasite ve nüfusa sahip şehirleri yaratıcı endüstriler alanında çalışmak üzere bir araya getiren bir girişimdir.
Şehirler tarihi ve kültürel geçmişleri ve çeşitli kültür aktörlerini bir arada bulunduran dinamik yapılarıyla yaratıcılığın yeni boyutlarını üretmeye ve keşfetmeye muktedirdirler. Program, yerel aktörler tarafından yürütülen kültürel endüstrilerin yaratıcı, ekonomik, sosyal potansiyelini geliştirmeyi amaçlamakta ve bu sebeple UNESCO’nun kültürel çeşitlilik ideallerini desteklemektedir.
Yaratıcı Şehirler Ağı, şehirler tarafından kendi yetenek ve enerjilerini yönlendirecekleri yaratıcı endüstri sektörü tercihlerine göre seçilebilecek yedi tema etrafında şekillendirilmiştir. Bu temalar edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya sanatları olarak belirlenmiştir. Hâlihazırda, Yaratıcı Şehirler Ağı’nın 350 üyesi bulunmaktadır.
UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı
Yaratıcı şehirler, yaratıcılığı ve kültürel endüstrileri yerel düzeyde kalkınma planlarının merkezine koyan ve uluslararası düzeyde aktif olarak iş birliği yapan şehirlerdir. Günümüzde şehirler, dünya nüfusunun yarısından fazlasına ev sahipliği yapmakta ve ekonomik faaliyetlerin dörtte üçünden fazlasını temsil etmektedir; bu, yaratıcı ekonominin büyük bir payını da içermektedir.
Kültürü ve yaratıcılığı sürdürülebilir kalkınma ve kentsel yenilenmenin bir katalizörü haline getirmeyi hedefleyen yeni politikalar, stratejiler ve girişimler çoğunlukla kentsel bölgelerde geliştirilmektedir. Şehirler; ekonomik kalkınma, sağlık krizleri, çevresel etkiler ve sosyal gerilimler gibi dünya çapındaki güncel endişelere yenilikçiliği teşvik ederek sosyal uyumu ve kültürel yakınlaşmayı destekleyerek yanıt vermektedirler.
Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Amaçlarının, 17 hedefinden biri olarak “şehirleri ve yerleşim alanlarını kapsayıcı, güvenli, dirençli ve sürdürülebilir hale getirmek” şehirlerin, insanları ve yerel topluluklarda sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmede kritik rol oynadığını kabul etmektedir. Ayrıca, kültür ve yaratıcılığı yerel kalkınmada itici güç konumunda tutmaktadır. 2024 itibarıyla Türkiye’de 8 adet yaratıcı şehir bulunmaktadır.
© UNESCO
Türkiye’nin Güney Anadolu Bölgesinde yer alan Gaziantep, Demir Çağı’ndan bu yana şehrin kimliğini şekillendiren geniş bir mutfak mirası ile ünlüdür. Yerel ekonomi halâ büyük ölçüde gıda sektörüne dayanmaktadır. 2.069.000 nüfuslu şehirdeki işletmelerin yaklaşık %49’u gıda endüstrisinde yoğunlaşmıştır ve bu sektör, çalışan nüfusun %60’ını istihdam etmektedir. Ürünler arasında tahıllar, kuru meyveler ve baharatlar bulunmaktadır. Gastronomi, Gaziantep’te şenlikler, kültürlerarası yakınlaşma ve sosyal kaynaşmayla iç içe bir ilişkiye sahiptir.
© UNESCO
Türkiye’nin güneyinde, Amik Vadisi’nin merkezinde yer alan Hatay, tarihi İpek Yolu üzerindeki stratejik konumundan miras aldığı kozmopolit bir kimliğe sahiptir. Hatay uzun yıllar baharat ticaretinin merkezi ve Akdeniz’e uzanan İpek Yolu’nun giriş kapısı olmuştur. Akdeniz, Anadolu ve Orta Doğu’dan gelen yemekleriyle gastronomik kimliğinin 13 medeniyet tarafından şekillendirildiği düşünülmektedir. Bölgenin oldukça zengin bitki örtüsü ve ılıman iklimi, şu anda Hatay'ın GSYİH’sinin %60’ını oluşturan bir endüstri olan aromatik ve tıbbi bitkilerin yetiştirilmesini kolaylaştırmaktadır.
© UNESCO
Yaklaşık 15 milyon insana ev sahipliği yapan İstanbul, Türkiye’nin en büyük şehri ve dünyanın en büyük metropolleri arasında yer almakla birlikte iki kıtayı birbirine bağlayan bir buluşma, değişim ve alışveriş metropolüdür. Tarihi boyunca medeniyetlerin, kültürlerin ve uluslararası ticaretin merkezi olmuş geride hem yaratıcı tasarım konseptlerine ilham veren hem de geleneksel sanat ve zanaatları zengin bir şekilde sunan çok yönlü bir kültürel miras bırakmıştır. 140.000 çalışan, ülkenin toplam gelirinin %74,5’ini oluşturan İstanbul’un gelişen yaratıcı sektörü tarafından istihdam edilmektedir. Ayrıca şehir, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmeden önce üç dönem boyunca Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Teşkilatı’nın (UCLG) başkanlığını yürütmüştür.
© UNESCO
Türkiye’nin batısında yer alan Kütahya’nın nüfusunun 577.941 olduğu tahmin edilmektedir. Kütahya’nın tarihini yazmak için harflerin yanı sıra çinileri de kullandığı bilinmektedir. Çinilere göre Kütahya; cam tozu, kuvars ve kil ile yapılan seramik eşyalar olan çini üretiminin merkezidir. Çini, demiryolu istasyonları, belediye binaları ve halka açık çeşmeler de dahil olmak üzere şehrin her yerinde görülebilmektedir. Çini, kentte sosyal ve kültürel bir amacı olan, yüzyıllardır süregelen ve oldukça saygı gören yaratıcı bir mirastır. 2016 yılında 435’in üzerinde zanaat atölyesinde 15.000 zanaatkâr çalışmakta olup bunların %95’i çini üretimiyle uğraşmaktadır.
© UNESCO
Batı Anadolu’nun ortasında, İstanbul’un kuzeyinde ve İzmir’in batısında yer alan birçok önemli Türkiye kasabasını birbirine bağlayan ana yolların kesişiminde yer alan tarihi şehir Afyonkarahisar, sadece zengin termal kaynakları ve mermer endüstrisi ile değil, aynı zamanda mutfağıyla da tanınmaktadır. Özellikle kaymağı ve Türk lokumuyla meşhurdur. 800’den fazla şirketle, Afyonkarahisar’daki gıda üretim sektörü ikinci en büyük ekonomik sektördür ve bölgede önemli istihdam olanakları sağlayarak şehrin ihracatının %26’sını oluşturmaktadır. Şehrin ekonomisinin bel kemiği olmasının yanı sıra, şarküteri, gastronomik sahnede önemli bir rol oynamaktadır. Kırsal tarıma sağlanan destek, bölgesel mutfakta organik ve sağlıklı malzemelerin kullanılmasını teşvik etmekte ve kırsal-kentsel etkileşim boyunca kapsayıcı ve sürdürülebilir sosyo-ekonomik kalkınmayı desteklemektedir.
© UNESCO
Kırşehir, Türkiye’nin merkezinde yaklaşık 242.000 kişiye ev sahipliği yapan bir belediyedir. Bunlar içerisinden yaklaşık 2.000’i şehrin ünlü müzik sektöründe müzisyen olarak çalışmaktadır. “Abdallar” olarak bilinen geleneksel yerel müzik şarkıcıları, şehirdeki en önemli gruplardan biri olarak kabul edilmektedir. Gerçek sanatlarının başlıca ilham kaynakları, kendilerine özgü ve alışılmadık yaşam tarzları, sosyal ilişkileri ve dini inançları, ahlakları ve manevi kavramlarıdır. Geçtiğimiz 300 yıl boyunca, şehir sadece eski enstrümanları icra etmekle kalmamış, aynı zamanda Batı’nın tekniklerini de bünyesine katarak kendine özgü ve çok yönlü bir müzik repertuarı oluşturmuştur.
© UNESCO
İpek ve baharat yolları üzerindeki konumu sayesinde Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk başkenti olan Bursa, zamanla önemli bir ticaret merkezi haline gelmiştir. Göçmen bir şehir olması, şehrin zengin kültürel çeşitliliğine ve kendine özgü sanatsal birikimine katkı sağlamıştır. Şehrin kültürel ve tarihi mirası, çok sayıda sanatçı ve zanaatkârın geniş bir yelpazede sanat ve el sanatları ortaya çıkarmasına zemin hazırlamıştır. Bursa ipeği, İznik çinileri, Karagöz gölge oyunculuğu, bıçakçılık, dokuma, ahşap oyma, cam süsleme, ebru, filografi, geleneksel okçuluk ve iğne oyası bunlardan sadece birkaçıdır. Bursa’da yirmi sanat galerisi, on sekiz müze ve elli beş kültür merkezi olmak üzere çok sayıda kültürel kurum bulunmaktadır. 530 yıllık ipek ticareti geçmişiyle Koza Han, şehrin kültürel mirasıyla tanışmak isteyen turistlerin en gözde mekânlarından biridir. Şehrin Tekstil Müzesi yılda ortalama 90.000 kişi, Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi ise yaklaşık 35.000 kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Bölgenin el sanatlarının önemli bir parçası olan geleneksel ipekçilik sektörünün önemi, bu önemli merkezlerde de kendisini göstermektedir. 2020 yılında restore edilerek yeniden açılan İznik Müzesi, İznik çinilerinin en güzel örneklerini sergilemektedir.
© UNESCO
Yaratıcılıkla iç içe olan Şanlıurfa, Neolitik döneme kadar uzanan bir müzik ve kültür mirasına sahiptir. Kent, zengin müzik geleneği sayesinde farklı kültür ve dillerden insanları bir araya getiren tarihi bir buluşma noktası niteliğindedir. Bu şehir, müzik endüstrisini turizm sektöründe yönlendirici bir güç olarak görmektedir. Müzik, köklü kültür merkezleri, konservatuarlar ve diğer müzik kurumları tarafından desteklenerek farklı sosyal grupları birleştirmede ve kentin yaşanabilirliğini artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Bu temel üzerine inşa edilen çeşitli programlar, müziğin evrensel dilini kullanarak gençlerin yeni beceriler kazanmasına, farklılıkları anlamasına ve sosyal birliktelik kurmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
*UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağına başvurular, iki yılda bir (sonu tek rakamla biten yıllar:2017-2019-2021…) Mart-Haziran aylarında yapılmaktadır. Başvuru dönemlerinde doğrudan UNESCO’ya yapılan başvurular UNESCO Türkiye Millî Komisyonu (UTMK) ile istişare halinde yürütülerek, en son aşamada UTMK’nın destek mektubuyla iletilmektedir. Yaratıcı Şehirler Ağı ve başvuru süreçleri ile ilgili bilgi almak için iletişim adreslerimizden bizlere ulaşabilirsiniz.
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu kararınca UNESCO Genel Merkezine yapılacak olan aday Yaratıcı Şehirler Ağı başvurularının ilgili uzmanlarca değerlendirilebilmesini teminen, her başvuru dönemi için başvuru formunun son başvuru tarihinden en az 30 gün önce Millî Komisyona (webmaster@unesco.org.tr) resmi olarak ulaştırılması gerekmektedir.
Dünyadaki diğer Yaratıcı Şehirlere ulaşmak için Tıklayınız