Su bu yüzyılda petrolden daha önemli olacaktır. 1994 yılında Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali tarafından yapılan bu tahmin, 2020'de endişe verici bir etkiye sahiptir.
Su kaynakları hem nicelikleri hem de nitelikleri bakımından tehdit altındadır. Bunun nedeni, şu anda tüm hızıyla gerçekleşmekte olan iklim değişikliğinin su kıtlığı riskini artırmasıdır.
Dünya Su Günü, küresel ısınma ve dünya su sorunu arasındaki bağlantılara dikkat çekmektedir.
Suya ve temel sıhhi koşullar altyapısına erişim hâlihazırda birçok bölgede istikrarsızdır. Bugün dünya çapında dört milyar insan su kıtlığı ile mücadele etmek zorundadır. Çalışmaların öngörülerine göre, etkisi giderek artmış olan küresel ısınma bu sorunu öylesine kötüleştirecektir ki, 2050’ye gelindiğinde, dünya nüfusunun %52’si su stresiyle karşı karşıya olan alanlarda yaşıyor olacaktır. Bu yetersizliğin ilk kurbanları kız çocukları ve kadınlar olacaktır ki bu da mevcut eşitsizliği dünya çapında daha da artıracak bir durumdur.
Su krizi küresel bir krizdir. Suya sürdürülebilir erişim olmadan, kaliteli eğitim veya daha müreffeh, daha adil toplumların geliştirilmesi gibi hedeflere ulaşmak mümkün değildir. Tarih bunu göstermektedir. Örneğin, ilk büyük tarımsal ve kentsel uygarlıkların kurulmasını mümkün kılan, Çin’deki ve Orta Doğu'daki başlıca nehirlerdir (Yangtze, Nil ve Fırat).
Durumun aciliyeti göz önüne alındığında, önümüzdeki on yılın bir “eylem on yılı” olması gerekmektedir. Küresel iletişimin nihai forumu olarak UNESCO’nun bu konuda oynayacak benzersiz bir rolü varıdır. 24 Şubat'ta örgüt, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 52'nci Oturumunun açılışına ev sahipliği yapmıştır.
Benzer bir anlayışla, UNESCO tarafından, UN-Water ailesi ile işbirliği içinde yayınlanmakta olan Birleşmiş Milletler Dünya Su Gelişimi Raporu (WWDR) iklim değişikliğine odaklanacaktır. WWDR, herkesin suya erişiminin sağlanması için iyileştirilmiş su kaynakları yönetimi, su ile ilgili tehlikelerin azaltılması, arıtmaya daha kolay ve daha sürdürülebilir erişim sağlanması gibi somut çözümler sunacaktır.
Ancak gezegeni ve gezegenin suyunu kurtarmak için yapılanlar, bizler gelecek nesillerin bu eylemlere tamamıyla dâhil olmalarını garantilemezsek uzun vadede faydalı olmayacaktır. Su ve suyu nasıl daha iyi yönetip koruyabileceğimiz hakkında da eğitim veren çevre eğitiminin odak noktası da işte budur. UNESCO, Üye Devletleri bu konuları okul öncesi eğitimden ilköğretime kadar okul müfredatlarına dâhil etmeye davet etmektedir ve bu girişimde onlara yardımcı olmak için sahip olduğu teknik uzmanlığı onlarla paylaşacaktır.
UNESCO’ya göre bu gün, sadece mevcut durumun üzücü bir değerlendirmesini yapmakla ilgili olarak kalmamalı, aynı zamanda harekete geçmekle de ilgili olmalıdır.
Ve böylece Dünya Su Günü'nde, Devletleri, sivil toplumu ve insanları Antoine de Saint Exupéry'nin Terre des Hommes'da (Rüzgâr, Kum ve Yıldızlar) hakkında şu satırları söylediği mavi altın için tavır almaya çağırıyoruz: “Su! Ne tadın, ne rengin, ne de kokun var, anlatılmazsın; tadılırsın yalnız, anlaşılmazsın. Yaşam için zorunlu değil, yaşamsın (…).”
*Bu metin https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000373050_eng/PDF/373050eng.pdf.multi adresinden alınarak Türkçeleştirilmiştir.