Geçmişi
Dünya Belleği Programı, dünya çapında belgesel mirasın korunmasına ve bu mirasa erişime ilişkin farkındalığın artmasıyla 1992 senesinde kurulmuştur.
Savaşlar, toplumsal kargaşalar ve şiddetli kaynak eksikliği, yüzyıllardır var olan sorunları daha da kötüleştirmiştir. Dünya çapında önemli koleksiyonlar, yağma ve dağıtılma, yasadışı ticaret, yıkım, yetersiz yer sağlanması ve yetersiz finansmandan mustarip olagelmiştir. Birçok miras bu gibi sebeplerden sonsuza dek ortadan kaybolurken birçoğu da tehlike altındadır. Ancak bazen kayıp olan belgesel miraslar yeniden keşfedilebilir de…
1993 yılında Polonya’nın Pultusk şehrinde toplanan Bir Uluslararası Danışma Komitesi (International Advisory Committee – IAC) bu hususta bir plan hazırlamıştır. Bu plan doğrultusunda, hükümetleri, uluslararası kuruluşları ve vakıfları duyarlı hale getirme ve projelerin uygulanması için ortaklıkları teşvik etme hususlarında UNESCO koordinatör ve katalizör görevine sahiptir.
Program için Genel Kılavuzun hazırlanmasına, IFLA (Uluslararası Kütüphane Dernekleri Federasyonu) ile yapılan bir sözleşme ve IFLA ve ICA (Uluslararası Arşiv Konseyi) tarafından onarılamayacak kadar hasar görmüş kütüphane koleksiyonları ve arşiv varlıklarının derlenmesiyle başlanmıştır. Millî Komisyonları aracılığıyla UNESCO, yok olmak üzere olan kütüphane ve arşiv varlıklarının ve ulusal sinema mirasının bir listesini hazırlamıştır. Ayrıca, orijinal belgesel mirasını diğer medyalarda çağdaş teknoloji kullanılarak yeniden üretilmesi üzerine bir dizi pilot proje başlatılmıştır. (Örneğin, Avrupa halklarının kökenlerini takip eden 13. Yüzyıl Radzivill Chronicle'ın bir CD - ROM'unun hazırlanması ve yedi Latin Amerika ülkesini içeren ortak bir gazete mikrofilm projesi olan Memoria de Iberoamerica'yı içeriyordu). Bu projeler, bu belgesel mirasına erişimi artırmış ve korunmasına katkıda bulunmuştur.
Her iki yılda bir IAC toplantıları yapılmaktadır. Dünya çapında çeşitli Millî Bellek Komiteleri kurulmuştur. Dünya Belleğine Kayıtlar 1995 Genel Kılavuzları üzerine kurulmuş ve birbirini izleyen IAC toplantıları tarafından onaylanan katılımlarla büyümüştür.
Programın Hedefleri
Dünya Belleği Programı'nın vizyonu;
Dünya Belleği Programının misyonu:
Dünya belgesel mirası herkese aittir, herkes için tamamıyla korunmalı ve muhafaza edilmelidir. Engeller olmadan herkes için her zaman erişilebilir olmalıdır. Dünya Belleği Programı, özellikle çatışma ve/veya doğal afetlerden etkilenen bölgelerde dünya belgesel mirasının korunmasını kolaylaştırmayı, dünya çapında belgesel mirasa evrensel erişimi sağlamayı ve önem arz eden belgesel miraslar hakkında geniş halk kitlelerinin farkındalığını artırmayı amaçlamaktadır.
Programın kamusal ayağı olan Dünya Belleği Uluslararası Kütüğünde Üye Devletler önemli belgesel miraslarını kayıt altına alınmak üzere sunmakta, şartları karşılayan miraslar kütüğe kaydedilmekte, böylece insanlığın ortak belleği tanıtılmakta, korunmakta ve bu konuda farkındalık yaratılmaktadır. 2024 yılı itibariyle Türkiye'nin kütüğe kayıtlı 10 eseri bulunmaktadır.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Boğazköy'deki (antik Hattuşaş) çivi yazılı kil tabletler arşivi, Hitit uygarlığı hakkında günümüze ulaşan tek arşivdir. Toplamda 25.000'e yakın tabletin yer aldığı bu arşivde dönemin sosyal, siyasi, ticari, askerî, dini, hukuki ve sanatsal yaşantılarının kayıtları yer almaktadır. Arşivde ayrıca Hititler ile Mısır arasında imzalanan ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşmasının tabletleri de yer almaktadır. “Boğazköy Hitit Tabletleri” 2001 yılında Dünya Belleği Uluslararası Kütüğüne kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Matematik, tıp ve astronomi, Osmanlı İmparatorluğu'nda İslam biliminin temel disiplinleriydi. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Kütüphanesindeki koleksiyon, belki de dünyada astronomik, astrolojik ve matematiksel çalışmalar konusundaki el yazmalarını birlikte barındıran tek koleksiyondur. Kütüphanedeki koleksiyon 581 cilt halinde toplam 1339 eserden oluşmaktadır. Bu koleksiyon bir dizi eşsiz ve nadir el yazmasından oluştuğu için dünyadaki diğer el yazması koleksiyonları arasında önemli bir yere sahiptir. “Boğaziçi Üniversitesi Gözlem ve Deprem Araştırma Enstitüsü Kandilli Rasathanesi El Yazmaları” 2001 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Tıp tarihçileri İbn-i Sina'yı (980-1038) tüm zamanların en ünlü bilim insanlarından biri olarak görmektedirler. İbn-i Sina sadece büyük bir hekim ve bilim insanı değil, aynı zamanda bir filozoftu. Yaklaşık 240'ı günümüze ulaşan 450 civarında eser yazmıştır. İstanbul'daki Süleymaniye El Yazması Kütüphanesinin, İbn-i Sina'nın günümüze ulaşan tüm eserlerinin el yazması kopyalarına ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Eserlerin bazılarının tarihi 11. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bir bütün olarak ele alındığında, İbn-i Sina'nın Süleymaniye El Yazması Kütüphanesi'ndeki eserlerinin paha biçilmez olduğu söylenebilir. “İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi İbn-i Sina Yazmaları Koleksiyonu” 2003 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi İslam edebiyatının en uzun seyahatnamesidir. Hem Osmanlı İmparatorluğu'nun hem de iç bölgelerinin kapsamlı bir açıklamasını sunan geniş bir panoramasıdır. Sadece coğrafya, topoğrafya, yönetim, kent kurumları, sosyal ve ekonomik sistemler gibi belli alanlarda değil, din ve folklor gibi alanlarda da dünyadaki Osmanlı algısına ışık tutmaktadır. “Evliya Çelebi Seyahatnamesi”, 2013 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Kültepe'de bulunan 23.500 tabletten oluşan Eski Asur Tüccar Arşivleri, dünya tarihinde eşsiz bir metin külliyatı oluşturmaktadır. Yaklaşık 4000 yıl önce tabletlerin bulunduğu bölgeye gelen tüccar topluluğunun ticaretinin yanı sıra ailelerinin günlük ilişkileri ve yerel halkla olan ticari ve özel ilişkileri arşivler aracılığıyla ayrıntılı bir şekilde belgelenmiştir. Ayrıca arşivler, antik dünyadan bilinen başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak kadar yoğun bir sosyal ve ticari tarih bilgisine erişmemize olanak sağlamaktadır. Kültepe'deki Asurlu tüccarların arşivleri, antik tarihte tamamen benzersiz olarak öne çıkmaktadır. “Kültepe Tabletleri” 2015 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Divanü Lügati't-Türk el yazması, Türkiye Türkleri için olduğu kadar Özbekler, Uygurlar ve Orta Asya'nın diğer Türk ve İran halkları için de bir kültür hazinesidir. Türklerin İslam dünyasında baskın askeri ve siyasi güç haline geldikleri 11. yüzyılda Türklerin dili ve etnografyası için en zengin kaynaktır; ayrıca o dönemde Türk halklarının dağılımını gösteren bir “dünya haritası” içermesi nedeniyle gramer, sözlük bilimi, etnografya ve haritacılık alanlarında İslam medeniyetinin dikkate değer bir yazılı mirasıdır. İstanbul kütüphanelerindeki en değerli kitaplardan biri olan bu el yazması adeta bir cevherdir. İngilizce, Rusça ve çeşitli Türk dillerine çevrilmiştir. “Dîvânu Lugâti't-Türk”, 2017 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
1513 tarihli Pîrî Reis Dünya Haritası 1929 yılında Topkapı Sarayı Kütüphanesinde keşfedilmiştir. O zamandan beri kütüphanenin değerli bir hazinesi, bir sanat eseri olarak hem batı hem doğu kaynaklarına dayandığı için benzersiz bir şekilde değerlendirilmiştir. Pîrî Reis'in portolan dünya haritası, yakın zamanda keşfedilen yerleri konumlandırmanın teknik olarak neredeyse imkânsız olduğu bir zamanda oluşturulmuştur. Pîrî Reis, yeni keşfedilen bölgelerin kıyı şeridi ile adalarının ayrıntılı ve oldukça doğru bir tasvirini üretmeyi başarmış olup dairesel bir harita çizmiştir. Ayrıca bu harita, Kolomb'un okyanus yolculuklarının en eski kartografik kaydını da temsil etmektedir. “Pîrî Reis’in Haritası”, 2017 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Kâtip Çelebi, özellikle tarih, coğrafya ve kaynakça üzerine çalışmış bir Türk bilim insanı ve aydınıdır. Keşfü'z-Zunûn, İslam araştırmaları konusunda uzman olan dünya çapındaki araştırmacıların halen yararlandığı başlıca eserlerden biridir. Ayrıca kitap ve ilimlerin bibliyografik ansiklopedisi olan bu eser, Osmanlı İmparatorluğu'nda ansiklopedi kavramının gelişmesinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. “Cihânnümâ” ise Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk sistematik coğrafya kitabı olarak kabul edilir. Kâtip Çelebi bu eserinde diğer ülkeler ve kültürler hakkında da bilgi vermiştir. “Kâtip Çelebi Koleksiyonu: Cihannümâ ve Keşf ez-Zunun”, 2023 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Tüm zamanların en büyük Tasavvuf ustalarından biri olarak kabul edilen Mevlâna, şair, filozof, bilgin ve ilahiyatçıdır. 13. Yüzyılda yaşamış ve hâlâ dünyayı etkileyen eserler üretmiştir. Mevlânâ'nın Külliyât'ı; Mesnevi, Divân-ı Şems, Fihe mâ fih, Mecâles-i Seb'a ve Maktubat olmak üzere tüm eserlerini içerir. Dünyanın dört bir yanında binlerce el yazması nüshası bulunan Mevlana'nın eserleri çok sayıda dile çevrilmiştir ve doğu ülkeleri halklarının tarihi ve kültürünün incelenmesi için en büyük akademik öneme sahiptir. Eserler sevgi, barış, birlik, iyilik, ahlak, adalet, saygı, dostluk ve merhamet gibi UNESCO'nun idealleriyle tamamen uyumlu değerlere odaklanmaktadır. Mevlana'nın 13. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar uzanan değerli el yazmaları dünyanın dört bir yanındaki farklı kütüphanelerde ve kurumlarda muhafaza edilmektedir. Bu koleksiyon Bulgaristan, Almanya, İran, Tacikistan, Türkiye ve Özbekistan'daki en değerli, eşsiz ve eksiksiz el yazmalarının bir arada bulundurmaktadır. “Mevlâna Küllîyatı”, 2023 yılında Kütük’e kaydedilmiştir
© UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Bu eşsiz koleksiyon, Sultan II. Abdülhamid’in 33 yıllık hükümdarlığında, 1876-1909 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nda oluşturulmuş ve Yıldız Sarayı'nda toplanmış olup 47 ülke ve coğrafyadan 922 albüm ve 37.178 fotoğraf karesinden oluşmaktadır. İstanbul'un ve Osmanlı İmparatorluğu'nun fotoğrafçılık için bir ilgi merkezi olarak görülmesi, özellikle fotoğrafçılığa ilgi duyan Sultan II. Abdülhamid döneminde zirveye ulaşmıştır. Fotoğraflar, Osmanlı saray mimarisinin özellikleri, Osmanlı hanedan üyeleri, şehir görünümleri, tarihi olaylar, coğrafi belgeler, Osmanlı coğrafyasında yaşam, doğal afetler, ordu, kültürel konular, sivil/resmi yapılar, çok farklı toplumsal kesimlerden insan görüntüleri, sosyal yaşam ve suç dünyası gibi geniş bir alanı kapsamaktadır. Çok sayıda ülke ve coğrafyaya ait fotoğraflardan oluşan albümler, evrensel kültür mirasının eşsiz ve önemli bir parçasıdır. Bu fotoğraflarla insanlığın ortak maddi ve manevi mirasına tanıklık etmek mümkündür. “Yıldız Sarayı Fotoğraf Koleksiyonu”, 2023 yılında Kütük’e kaydedilmiştir.
Dünya Belleği Programı 2017 yılından 2021 yılına kadar bir inceleme süreci geçirmiş ve bu nedenle Dünya Belleği Kütüğüne eser kaydedilmesi mümkün olmamıştır. Program 2021 yılında tekrar aktif hale gelmiştir.
2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Belleğinde Türkiye Çalıştayının bir çıktısı olarak Dünya Belleği Türkiye Ulusal Listesi hazırlanmıştır. Listeye ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Dünya Belleği Programı Uluslararası Danışma Komitesi (IAC) için Tıklayınız