Bu uluslararası günde, dünyanın dört bir yanında eşitsizlik ve önyargılarla boğuşup bunlardan kurtulmayı başaran milyonlarca kız çocuğunu onurlandırmaktayız.
Bu uluslararası günün merkezinde yer alan eşitlik arzusunun gerçeğe dönüştürülebilmesi için, bu arzunun ilk olarak okullarda kazandırılması ve geliştirilmesi gerekmektedir.
Kız çocuklarının eğitimi için seferber olmak, milyonlarca kız çocuğunun geleceklerine katlanmak zorunda kalmalarının önüne geçmekte ve kendi geleceklerini belirlemelerini sağlamaktadır. Bu, temel bir insan hakkını savunmak demektir. Aynı zamanda, Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan'ın toplumlarımızın kalkınması adına en etkili araç olarak kabul ettiği şey için çalışmak anlamına da gelmektedir.
Ancak bu temel hak, COVID-19 salgınının etkileriyle tehlikeye girmiştir; çünkü krizin doruğa ulaştığı dönemlerde evlerine hapsolmuş 767 milyon kız çocuğu, okullarının sunduğu yemek ve destekten mahrum bırakılmış, kendilerini zorla evlilik, aile içi şiddet ve erken gebelik riski altında bulmuştur. Örneğin, pek çok ülkede cinsiyete dayalı cinsel şiddet yüzde 30'a varan bir artış kaydetmiştir.
11 milyon kız çocuğunun bağımsızlıklarını elde etmelerini sağlayacak eğitim yoluna bir daha dönememe ihtimalinin bulunduğu bir dönemde –130 milyon kız çocuğunun salgın öncesinde bile eğitim hakkından mahrum bırakıldığını da göz önünde bulundurduğumuzda– her zamankinden daha fazla seferber olmamız gerekmektedir.
Bu nedenle, COVID-19 krizinin zirvesinde UNESCO, yaklaşık 150 paydaş bir araya getiren ve 70 ülkede faaliyet gösteren Küresel Eğitim Koalisyonunu başlatmıştır.
Bu koalisyon, kız çocuklarının okula dönüşünü desteklemek için küresel bir iletişim kampanyası başlatma imkânı tanımıştır.
Bu seferberlik, 1995 Pekin Deklarasyonu'ndan bu yana, son 25 yılda atılan temelleri kaybetmemek için bir şart haline gelmiştir.
Nitekim, bu uluslararası günde yayınladığımız cinsiyet eşitliğine odaklanan UNESCO Küresel Eğitim İzleme Raporu'nda da görülebileceği üzere, 1995 yılından bu yana 180 milyon kız öğrenci ilk veya orta öğretime erişim sağlamış; yüksek öğretimde ise kız öğrenci sayısı üç kat artmıştır.
Bununla birlikte, son raporumuz, geride kalan birçok cinsiyet eşitsizliğini de göz ardı etmemektedir- örneğin, raporumuz, az gelişmiş ülkelerin kırsal alanlarında, kızların yalnızca yüzde ikisinin orta öğretimi tamamlayabildiğini göstermektedir.
Bu nedenle UNESCO, uzun yıllardır tüm enerjisini bu eşitlik mücadelesine akıtmaktadır.
Bu kapsamda "Onun eğitimi, bizim geleceğimiz" girişimimiz etkilerini göstermeye devam etmektedir. Daha iyi verileri ve daha iyi kamu politikalarını teşvik ederek ve en iyi eğitim uygulamalarını paylaşarak, cinsiyet eşitsizliklerini sonuna kadar bitirmeyi amaçlamaktadır.
UNESCO, daha adil ve müreffeh bir dünya yaratmak için herkesi -devletleri, bölgesel örgütleri ve sivil toplum örgütlerini- cinsiyet eşitliğini bir bağlılık ve gereklilik olarak görmeye çağırmaktadır.
Bu metin https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000374544_eng adresindeki metinden yararlanılarak Türkçeleştirilmiştir.