Uluslararası gerilimlerin arttığı bir zamanda, ekonomik ve sosyal zorlukların günah keçisi arayışını tetiklediği bir dönemde, Uluslararası Nelson Mandela Günü, daha adil ve daha barışçıl bir dünyayı savunan bu tanınmış devlet adamının mirasını yansıtmak için bir fırsattır.
Etkili bir şekilde belirttiği gibi, “Hiç kimse başka bir kişiden nefret ederek doğmaz […]. İnsanlar nefret etmeyi öğrenmelidir ve eğer nefret etmeyi öğrenebilirlerse sevmeyi de öğrenebilirler.”
İnsanların zihinlerinde barışı inşa etmeye çalıştığımız UNESCO’da, tüm eylemlerimizin temelinde bu inanç yatmaktadır. Bu nedenle, ölümünden sekiz yıl sonra bile hayatı ilham vermeye devam etmekte olan Nelson Mandela’nın doğumunu her yıl 18 Temmuz’da kutluyoruz. 1991 yılında Frederik W. De Klerk ile birlikte ilk Félix Houphouët-Boigny UNESCO Barış Ödülü’nü kazanması tesadüf değildir.
UNESCO, Mandela’nın milliyeti, cinsiyeti veya ırkı ne olursa olsun tüm insanların temel haklarını savunmak için verdiği mücadeleyi sürdürmektedir. Mandela’nın yaşamını ve mirasını onurlandırma konusundaki bu taahhüt, tüm girişimlerimizde ve programlarımızda görülmektedir.
Bireylerin, grupların ve toplumun ortak insanlıklarını aktarmasına olanak sağlayan her türlü kültürel ifade biçimimizi kutlamamızdaki bu durum örnek olarak gösterilebilmektedir. Basın özgürlüğünün, medya ve bilgi okuryazarlığının desteklendiği çalışmalarımızda görülebilmektedir. Çünkü eleştirel düşünme, nefret söylemine karşı güçlü bir siperdir.
Aynı zamanda, ırkçılık karşıtı eylemin dünya çapında aciliyetinin tanınmasını sağlamak için 2020’de başlattığımız Irkçılığa Karşı Küresel Çağrımızda da görülebilir. Bu çağrıyı, ikincisi önümüzdeki Kasım ayında Meksika’da gerçekleştirilecek olan Irkçılığa Karşı Dünya Forumu’nun organizasyonu izlemiş ve bu alanda uzun süredir devam eden eylemlerimizin etkinliğini güçlendirmek için yeni bir strateji geliştirilmiştir.
Özellikle bu strateji, 1994’ten beri kölelik tarihini çevreleyen sessizlik duvarını yıkmaya çalışan Köleleştirilmiş Halkların Yolları projemizi destekleyecek ve kolektif hafızamızın yaşamasını sağlayacaktır. Bu yeni strateji Afrika tarihini, Afrika perspektifinden anlatan bir eğitim aracı olarak kullanarak UNESCO’nun Afrika Genel Tarihi üzerine inşa edecektir.
Nelson Mandela ırkçılığı ve ayrımcılığı, baskıcıların “önyargı ve dar görüşlülüğün parmaklıklarının arkasına kilitlendiği” bir hapishane olarak tanımlamaktadır. Yeni ve gelişmekte olan krizlerle karşı karşıya olan bir dünyada, bu engelleri yıkmak her zamankinden daha acildir.
UNESCO bu amacı desteklemeye ve Mandela’nın yaşamını tüm ülkelerde ve nesiller boyunca temel insan haklarının savunucuları için inanılmaz bir ilham kaynağı olarak sürdürmeye kararlı bir şekilde bağlıdır.
Bu yazı için https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000381988?posInSet=3&queryId=N-79aa9541-8a6b-4fd7-af5e-1ec5aaa04653 adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.