UNESCO Türkiye Millî Komisyonu
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

Duyuru

UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay’in Uluslararası Hoşgörü Günü’ne Dair Mesajı

16.11.2022

“Hoşgörü; taviz, tolerans veya tenezzül durumu değildir. Hoşgörü, her şeyden önce, başkalarının evrensel insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tanınmasıyla harekete geçirilen aktif bir tutumdur.”

UNESCO’nun Üye Devletleri, 27 yıl önce Hoşgörü İlkeleri Bildirgesi’nde, UNESCO’nun görevinin merkezinde yer alan güzel hoşgörü fikrini tanımlamışlardır.

Ancak misyonu “insanlığın entelektüel ve ahlaki dayanışmasını” inşa etmek olan UNESCO’nun, hoşgörünün emredilemeyeceğini; inşa edilmesi gerektiğini de bilmektedir.

Her şeyden önce her türlü ırkçılık ve ayrımcılığa karşı tavizsiz bir mücadele ile inşa edilmiştir. Bu alandaki eylemlerimizi güçlendirmek ve Üye Devletlerimizi ve sivil toplumu daha da harekete geçirmek için UNESCO, Meksika Şehri’nde ve Meksika Hükümeti ile birlikte, bu ayın sonunda düzenlenecek olan Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Küresel Forum’un ikincisini düzenlemektedir.

Hoşgörü aynı zamanda eğitim - özellikle de yarının vatandaşlarının diğerlerinin farklılıklarına saygı duymayı öğrendiği barış eğitimi - yoluyla inşa edilmektedir.

Hoşgörü aynı zamanda kültürlerin ve mirasın çeşitliliği yoluyla da inşa edilir - sınırların ötesindeki herkese ortak insanlığımızı göstermektedir. UNESCO’nun Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmesi, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi ve Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmelerinin amacı da budur: Yalnızca insanlığın bu hazinelerini korumak değil, aynı zamanda evrensel değerlerini barış için bir temel olarak göstermektir.

1995 yılında Birleşmiş Milletler Hoşgörü Yılı’ndan bu yana UNESCO, hoşgörü ve şiddet içermeyen bir ruhu teşvik etmeyi amaçlayan bilimsel, sanatsal, kültürel ve iletişim alanlarındaki önemli faaliyetlere Hoşgörü ve Şiddet Karşıtlığının Teşviki için UNESCO - Madanjeet Singh Ödülü’nü vermiştir.

Bugün, hoşgörü ve çeşitliliğin bir güç olduğunu ve günümüzün küreselleşen dünyasında artık bunun sadece etik bir zorunluluk olmadığını, pratik, politik ve yasal bir gereklilik olduğunu hatırlayalım.

Claude Lévi Strauss’un[1] tavsiyesine uyarak bu 16 Kasım’ı hoşgörü için bir taahhüt ve eylem günü yapalım: “Hoşgörü pasif bir tutum değildir [...]. Bu, var olmak için mücadele eden şeyin öngörülmesi, anlaşılması ve teşvik edilmesinden oluşan dinamik bir tutumdur.”

Bu yazı için https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000383672_eng?posInSet=1&queryId=N-7d482bdf-1116-4fbc-9656-5bce90713d4f adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.

 

[1] Race and History, 1952.