Mangrovlar kara ve deniz arasında bir bağlantıdır. Tuzlu su ve gelgitlere maruz kalan topraklarda kök salan bu bitkiler nadir, kırılgan bir evren oluşturur ve korunması gereken bir yaşam cennetidir.
İç içe geçmiş köklerinden dallarının uçlarına kadar mangrovlar, birçok türün beslenmek ve üremek için geldiği karmaşık bir yaşam alanı ve var olan en gelişen ekosistemlerden biridir. Bu ortamlar, kıyı erozyonunu yavaşlattıkları ve birçok canlı açısından besin kaynağı olduklarından dolayı insanlar için de hayati önem taşımaktadır.
Kolombiyalı şair Tomas Gonzalez’in bu ağaçları Manglares (Mangrovlar) adlı şiir derlemesinin sembolü haline getirmesinin ve doğanın temel bütünlüğüne geri dönüş çağrısı yapmasının nedeni de muhtemelen budur: “Öyle ki ağaçlar önce ortaya çıksın, sonra bulanıklaşıp havayla, arkadaki manzarayla, çamur düzlükleriyle birleşsin; /(...) / öyle ki sümsük kuşu tuz, güneş, parıltı serpilmiş bir anda denize dalsın; / ve öyle ki deniz önce parıldasın, sonra bir kez daha karayla birleşsin”.
Ancak mangrovlar tehlike altındadır. Öyle ki Dünyadaki mangrovların dörtte üçünden fazlasının ve onlarla birlikte onlara bağlı olan tüm sucul ve karasal organizmaların tehdit altında olduğu tahmin edilmektedir. Bu nedenle UNESCO, Jeoparkları, Dünya Mirası alanları ve Biyosfer Rezervleri aracılığıyla diğer değerli mavi karbon ekosistemlerini de korumak için harekete geçmeye karar vermiştir.
Yine de zaman tükenmektedir. İklimdeki acil durum karşısında daha da ileri gitmeliyiz, çünkü mangrovlar aynı zamanda yok olmasına izin veremeyeceğimiz önemli karbon yutakları olarak da hizmet vermektedir. İşte bu nedenle bir UNESCO projesi Kolombiya, Küba, Ekvador, El Salvador, Meksika, Panama ve Peru’yu kapsayan yedi Latin Amerika ülkesindeki mangrovları restore etmektedir. Bu proje sadece yerel topluluklara ekonomik fırsatlar sunmakla kalmayacak, aynı zamanda yerel ve yerli halklar ile bilim camiası arasında bilgi paylaşımına da olanak sağlayacaktır.
Koruma ve restorasyonun ötesinde, küresel farkındalığa da ihtiyacımız vardır. Bu da sadece okullarda değil, mümkün olan her yerde halkı eğitmek ve uyarmak anlamına gelmektedir. UNESCO’nun Mangrov Eylem Projesi ve Tayland Ulusal Bilim Müzesi ile birlikte tasarladığı ve bu yıl Eylül ayında Fransa’nın başkenti Paris’teki UNESCO Genel Merkezi’nde halka açılacak olan serginin ruhu budur. Mangrovların gizemleri hakkında farkındalık yaratmak ve onları sürdürülebilir bir şekilde koruyabilmek için bu sergi daha sonra dünyanın çeşitli yerlerinde sergilenecektir.
Bu günün amacı toplumların mangrov ekosistemlerinin değerinin, güzelliğinin ve kırılganlığının farkına varması ve kendilerini bu ekosistemlerin korunmasına adamasıdır.
Bu yazı için, https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000386144?posInSet=2&queryId=N-5cf7ea3c-ab11-4290-9ef1-b3aadd08f45e adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.