5 Kasım Dünya Tsunami Farkındalığı Günü’nde uluslararası toplum, tsunamiler nedeniyle kaybedilen hayatları hatırlamak ve dünya genelinde okyanus tehlikelerine karşı savunmasız bölgelerde yaşayan 700 milyondan fazla kişiyi bilgilendirmek ve korumak için bir araya gelmektedir.
Bu eylemler, deniz seviyelerinin ve sıcaklıkların yükseldiği ısınan bir dünyada her zamankinden daha önemlidir. Günümüzde tsunami ve diğer okyanus tehlikeleri, örneğin eriyen buzullar ve buz örtüsünün yanı sıra daha sık ve yıkıcı fırtınalar nedeniyle giderek büyüyen bir tehdittir.
UNESCO, Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu aracılığıyla uzun süredir önleme, erken uyarı ve erken eylem yoluyla tsunami risklerini azaltmaya ve geniş ölçekte farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Bu çabalar ve Üye Devletler ile ortakların katılımı sayesinde, artık dünyanın tüm ana okyanus havzalarında tsunami risklerini azaltmak için erken uyarı sistemlerimiz var.
Bununla birlikte, nasıl tepki vereceklerini bilmeyen toplumları sadece uyarmanın yeterli olmadığını da biliyoruz. Tüm hayatların kurtarılabilmesi ve tüm geleceklerin korunabilmesi için kıyı halklarının her düzeyde tsunamiye karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Bu aynı zamanda tsunamileri izole topluluklar, göçmenler ve mülteciler, kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar gibi belirli nüfuslar için daha yıkıcı hale getirebilecek eşitsizliklerin ele alınması anlamına da gelmektedir.
Bu nedenle, Dünya Tsunami Farkındalığı Gününde UNESCO ve Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi, #GetToHighGround (#YüksekYereÇıkın) kampanyasının bir parçası olarak, eşitsizliklerin üstesinden gelmek için bilgi ve birikim paylaşarak, tatbikatlar düzenleyerek, simülasyon egzersizlerine katılarak ve tsunami tahliye yollarında yürüyerek tüm bireyleri, okulları ve toplulukları tsunami riski konusunda farkındalık yaratmaya çağırmaktadır.
Ayrıca, UNESCO öncülük ettiği Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma için Okyanus Bilimi On Yılı’nın (2021-2030) sunduğu fırsattan yararlanarak, kıyı tehlikesi ve risklerine karşı dayanıklılık oluşturmak amacıyla Tsunamiye Hazır Tanıma Programımızı 2030 yılına kadar risk altındaki tüm topluluklara yaymak için çalışmaktadır.
Gerçekten de, ancak toplumları bilgilendirerek, onlarla etkileşim kurarak ve acil durumlar karşısında köklü refleksler geliştirerek riskleri ve etkileri azaltabiliriz. Bu da herkesin üzerine düşen bir rol olduğu anlamına gelmektedir.
Bir tsunami vurduğunda ne yapılması gerektiğini bilen, ilgili ve bilgili bireyler sadece kendilerini kurtarmakla kalmaz, tüm toplumları kurtarabilir ve kurtarmışlardır da.
Bu yazı için, https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000387354?posInSet=2&queryId=N-3eada6d6-af4a-4a90-9f8c-e93378d3220c adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.
5 Kasım Dünya Tsunami Farkındalığı Günü’nde uluslararası toplum, tsunamiler nedeniyle kaybedilen hayatları hatırlamak ve dünya genelinde okyanus tehlikelerine karşı savunmasız bölgelerde yaşayan 700 milyondan fazla kişiyi bilgilendirmek ve korumak için bir araya gelmektedir.
Bu eylemler, deniz seviyelerinin ve sıcaklıkların yükseldiği ısınan bir dünyada her zamankinden daha önemlidir. Günümüzde tsunami ve diğer okyanus tehlikeleri, örneğin eriyen buzullar ve buz örtüsünün yanı sıra daha sık ve yıkıcı fırtınalar nedeniyle giderek büyüyen bir tehdittir.
UNESCO, Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu aracılığıyla uzun süredir önleme, erken uyarı ve erken eylem yoluyla tsunami risklerini azaltmaya ve geniş ölçekte farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Bu çabalar ve Üye Devletler ile ortakların katılımı sayesinde, artık dünyanın tüm ana okyanus havzalarında tsunami risklerini azaltmak için erken uyarı sistemlerimiz var.
Bununla birlikte, nasıl tepki vereceklerini bilmeyen toplumları sadece uyarmanın yeterli olmadığını da biliyoruz. Tüm hayatların kurtarılabilmesi ve tüm geleceklerin korunabilmesi için kıyı halklarının her düzeyde tsunamiye karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Bu aynı zamanda tsunamileri izole topluluklar, göçmenler ve mülteciler, kadınlar, çocuklar, engelliler ve yaşlılar gibi belirli nüfuslar için daha yıkıcı hale getirebilecek eşitsizliklerin ele alınması anlamına da gelmektedir.
Bu nedenle, Dünya Tsunami Farkındalığı Gününde UNESCO ve Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi, #GetToHighGround (#YüksekYereÇıkın) kampanyasının bir parçası olarak, eşitsizliklerin üstesinden gelmek için bilgi ve birikim paylaşarak, tatbikatlar düzenleyerek, simülasyon egzersizlerine katılarak ve tsunami tahliye yollarında yürüyerek tüm bireyleri, okulları ve toplulukları tsunami riski konusunda farkındalık yaratmaya çağırmaktadır.
Ayrıca, UNESCO öncülük ettiği Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma için Okyanus Bilimi On Yılı’nın (2021-2030) sunduğu fırsattan yararlanarak, kıyı tehlikesi ve risklerine karşı dayanıklılık oluşturmak amacıyla Tsunamiye Hazır Tanıma Programımızı 2030 yılına kadar risk altındaki tüm topluluklara yaymak için çalışmaktadır.
Gerçekten de, ancak toplumları bilgilendirerek, onlarla etkileşim kurarak ve acil durumlar karşısında köklü refleksler geliştirerek riskleri ve etkileri azaltabiliriz. Bu da herkesin üzerine düşen bir rol olduğu anlamına gelmektedir.
Bir tsunami vurduğunda ne yapılması gerektiğini bilen, ilgili ve bilgili bireyler sadece kendilerini kurtarmakla kalmaz, tüm toplumları kurtarabilir ve kurtarmışlardır da.
Bu yazı için, https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000387354?posInSet=2&queryId=N-3eada6d6-af4a-4a90-9f8c-e93378d3220c adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.