UNESCO Türkiye Millî Komisyonu
UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

UNESCO Türkiye Millî Komisyonu

Duyuru

COVID-19 Tehdidinin Belgesel Mirasın Daha Fazla Desteklenebilmesi Adına Bir Fırsata Dönüştürülmesi

13.4.2020

COVID-19 salgını hâlihazırda birçok ülke için modern zamanların en ciddi acil sağlık sorunu olarak ilan edilmiştir. Dünyanın, bu eşi benzeri görülmemiş küresel krize verdiği tepki tarih kitaplarının bir parçası olacaktır. Ulusal arşivler, kütüphaneler, müzeler, eğitim ve araştırma kuruluşları da dâhil olmak üzere arşiv sorumluluğu bulunan kurumlar, gelecek nesillerin salgının kapsamını ve toplumlar üzerindeki etkisini anlamalarına yardımcı olacak kararları ve eylemleri kaydetmektedirler.

Bu arka plana karşılık, yaşamakta olduğumuz küresel sağlık krizinin ortasında, belgesel miras, hükümetlerin, vatandaşların ve uluslararası toplumun geçmişte yaşanan salgın hastalıklarla nasıl mücadele edildiği konusunda tarihsel bir bakış açısı sağlanması adına önemli bir kaynaktır.

Önemli sayıda ülke pandemi ile ilgili resmi kayıtların titizlikle korunması için kararlar almıştır. Bu sadece mevcut durumun ciddiyetini vurgulamakla kalmamaktadır, aynı zamanda bellek kurumlarının gelecekte bu tür krizlerin anlaşılması, bir bağlamda incelenebilmesi ve üstesinden gelinebilmesi için gerekli kayıtları veya bilgi yönetimi kaynaklarını sağlamadaki önemini de vurgulamaktadır. Aynı zamanda, belgesel mirasımızın hayati bir parçasını oluşturan insanlığın sanatsal ve yaratıcı ifadelerinin kayıtları, dünya genelinde var olan topluluklar için sosyal bir bağlantı ve güç kaynağıdır.

UNESCO, Dünya Belleği (MoW) Programı aracılığıyla, UNESCO 2015 Dijital Formdaki de Dâhil Belgesel Mirasın Korunmasına ve Belgesel Mirasa Erişime ilişkin Tavsiye Kararı çerçevesinde COVID-19 ile ilgili resmi kayıtları korumak isteyen tüm Üye Devletleri desteklemeye hazırdır.  

COVID-19 ile mücadele ve gelecekteki pandemilere hazırlıklı olmak için Üye Devletler, bellek kurumları ve vatandaşlar arasında ortak sorumluluk gerektiren dört önemli alan bulunmaktadır. Bunlar, belgesel mirasın ortak eğitim, sosyal, bilimsel ve sanatsal değerlerine dayanmaktadır.

İlk olarak, belgesel mirasın korunması ve erişilebilmesi noktasında ulusal ve uluslararası işbirliğinin artırılması gerekmektedir. Bu, UNESCO’nun Dünya Belleği Programının ulusal ve bölgesel komite ağları aracılığıyla yapılmaktadır. Bu amaçla, UNESCO, Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kurumları Federasyonu (IFLA), Uluslararası Arşiv Konseyi (ICA), Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) ve Görsel-İşitsel Arşiv Birlikleri Koordinasyon Konseyi (CCAAA), Uluslararası Kültürel Varlıkların Korunması ve Restorasyonu Çalışma Merkezi (ICCROM) de dâhil olmak üzere uluslararası partnerleri ile dayanışma içerisindedir.

İkinci konu ise, Üye Devletlerin yaşanabilecek felaket riskinin azaltılması ve yönetimi noktasında belgesel mirasın korunmasına ve erişilebilirliğine yapılan yatırımları artırması gerekmektedir. Bellek kurumlarının çoğu kamu desteğine güvenmektedir ve “yerinde korunma” düzenlemeleri kaçınılmaz olarak gelir akışları üzerinde olumsuz etki yaratmıştır. Bu nedenle, ileriye dönük olarak, devlet yatırımları - özel sektör yatırımlarıyla birlikte - etkili işleyişleri ve hayatta kalmaları için hayati önem taşımaktadır. Bellek kurumlarının, bu küresel sağlık krizinde halka sağlamış oldukları ücretsiz çevrimiçi hizmetler, eski el yazmalarının dijital kopyalarının oluşturulması ve vatandaşlarla sosyal medya üzerinden etkin bir şekilde etkileşim kurma suretiyle hizmete devam etme arzusu sergilemesi övgüye değerdir. Ayrıca, krizlerin mümkün olduğunca eksiksiz bir şekilde belgelenmesini sağlamak adına hem resmi kayıtlardan hem de toplumun daha geniş bölümünden hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak materyal toplamaları için gerekli kaynaklara ve haklara sahip olmaları gerekmektedir.

Üçüncü olarak, bellek kurumlarının araştırmacılar, politikacılar, medya çalışanları, bilim adamları ve genel olarak toplum için daha erişilebilir olması artık her zamankinden daha önemlidir. Geçmişte liderlerin acil sağlık durumlarına verdiklerini tepkileri anlamak, politika yapıcıların bugün verecekleri kararlara yardımcı olabilir. Bilim adamları ayrıca kullanmış oldukları yöntemlerini geliştirmek ve hastalıkların yayılmasına karşı en iyi eylem yolunu belirlemek için geçmiş salgınların kayıtlarını kullanabilirler. Ek olarak, uzaktan erişim hizmetlerine sahip bellek kurumları ve bilgilerin depolandığı diğer kuruluşlar aracılığıyla, toplulukların birbirleriyle bağlantı kurmalarına yardımcı olunabilir ve paylaşılan kültürlerin, dillerin ve yaratıcı ifadelerin kayıtları aracılığıyla psikososyal yardım sağlanabilir.

Buna ek olarak, görsel-işitsel ve kamusal medya arşivleri, kısıtlamaların bireyleri nasıl etkilediğini, hükümetlerin bu salgın ve ekonomik krizle nasıl başa çıktığını, aynı zamanda yeni dayanışma türlerinin nasıl doğduğunu, iş gücünde ve eğitimde yer alan gençlerin büyük bir bölümünün uzaktan çalışmaya ve eğitimlerini uzaktan tamamlamaya mecbur kalmaları neticesinde bu durumun dijitalleşme hızına nasıl katkı sağladığını ve medyanın buna nasıl bir tepki verdiği de dahil olmak üzere, pandemi süreçlerinin belgelemesi süreçlerinde önemli görev üstlenmektedirler.

Dahası, bu tür ana kaynakların korunması ve bu kaynaklara erişim sağlanması, öğrenilen tarihsel dersler temel alınarak, halkın bilinçlenmesine ve toplum sağlığı süreçlerinde yer almalarına yardımcı olma potansiyeline sahiptir.

Son olarak, bireyleri, politikacıları ve bilim camiasını, tüm tezahürleriyle dünyanın hafızasına sahip bellek kuruluşlarının fayda değerini takdir etmeye teşvik etmekteyiz. Arşivler, kütüphaneler ve müzeler her zaman güvenilir ve kaliteli bilginin koruyucu olmuşlardır. COVID-19 salgını ile birlikte artan bilgi kirliliğine karşı bellek kurumları, gerçeklere dayalı bilimsel bilgileri toplayabilir, bunlar kataloglayabilir, dağıtabilir ve eleştirel, karşılaştırmalı bakış açıları sağlayabilirler. Nihayetinde, COVID-19'a karşı verilen mücadele üzerine doğru bilgilerin düzenlemesi için gösterdikleri çabalar neticesinde, gelecek nesillere bu salgının aktarımını şekillendirecek olan da onlardır.

Bu sorumluluk paylaşımı çağrısı, UNESCO Dünya Belleği programında 2017 yılında kayıt altına alınmış olan, Dünya Sağlık Örgütü Çiçek Hastalığının Ortadan Kaldırılması Programı kayıtlarında açıkça görülmektedir.. 1966 yılında Dünya Sağlık Örgütü, binlerce yıldır insanlığı etkileyen bir hastalık olan çiçek hastalığını ortadan kaldırmak için küresel bir program başlatmıştır. 1980 yılında ise Dünya Sağlık Örgütünün, Dünya Sağlık Meclisi çiçek hastalığının ortadan kaldırıldığını doğrulamıştır. Çiçek Hastalığı Mücadele Programının kayıtları, hastalığın ortadan kaldırılması için alınan kararların ve eylemlerin belgesel kaydını içermekte ve mevcut hastalıkların baskılanması için benzer çabalara rehberlik etmektedir.

Bu nedenle, COVID-19 pandemisinin tam bir kaydının mevcut olmasını sağlamamız önemlidir, böylece bu nitelikteki başka bir salgını önleyebilir veya bu küresel olayların toplum üzerindeki etkisini gelecekte daha iyi yönetebiliriz.

 

ORTAK İMZA:

Moez Chakchouk, Bilgi ve İletişimden Sorumlu Genel Direktör Yardımcısı, UNESCO

Gerald Leitner, Genel Sekreter, IFLA.

David Fricker, Başkan, ICA.

Peter Keller, Genel Direktör, ICOM.

Webber Ndoro, Genel Direktör, ICCROM.

Toby Seay, Başkan, CCAAA.

Papa Momar Diop, Başkan Yardımcısı, ARCMOW

Kwibae Kim, Başkan, MOWCAP

Sandra Moresco, Başkan, MOWLAC