Her yıl Mayıs sonlarında ve Haziran başında UNESCO iklim değişikliğinin üç sistemik ayağını birlikte değerlendirmek için önemli bir fırsat sunan üç büyük uluslararası günü kutlamaktadır: biyoçeşitlilik, çevre ve okyanuslar.
Bu yıl dünyanın benzeri görülmemiş bir pandemi ile haftalardır mücadele ettiği bir dönemde, bu günler, ekolojik olarak daha sürdürülebilir bir geleceği, yalnızca farklı tarafları ve çıkarları birbirine bağlayabilen ve iddialı bir yaklaşımla sağlayabileceğimizi bir kez daha hatırlamamıza vesile olmaktadır.
Bu yaygın izolasyonun son haftalarında bu üç ayaktan en çok konuşulanı kuşkusuz biyo-çeşitliliktir. Özel alana geri çekilme ve çoğu kamusal alanın terk edilmesi, insanlar ve diğer türler arasındaki alan paylaşımını geçici olarak bulanıklaştırmıştır.
Görmeyi beklemediğimiz hayvanlar şehirlerde dolaşmakta ve tüm doğal alanlar yuvalamak ve yaşamlarını idame ettirmek için artık saklanmayan türler tarafından geri kazanılmaktadır. Mahkûm edildiği görünmez sınırlardan sıyrılan doğa, bir süredir topraklarını geri alıyor gibi görünmektedir.
İzolasyonun açtığı bu parantez, algılamakta genellikle zorlandığımız şeyleri sınırlı bir süre içinde de olsa görmemizi sağlayarak, bir yıl önce UNESCO'da yayınlanan Hükûmetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Bilim-Politika Platformu'nun (IPBES) küresel raporunun ne söylediğini bizlere hatırlatmıştır: canlılar dünyası yok oluyor ve bunun sonucunda bulaşıcı hastalıklar çoğalabilir.
Bu yok oluş bizi doğrudan tehdit etmektedir: bu canlı kumaş, yani biyoçeşitlilik, bizim için yabancı değildir; gıdamız, sağlığımız ve refahımız ona bağlıdır.
Bu nedenle pandemi bizi bu karşılıklı bağımlılık ağı dâhilinde düşünmeye ve seferberliği yoğunlaştırmaya zorlamalı ki yol almakta olduğumuz bu yıkıcı gidişattan uzaklaşalım.
Çözümler mevcuttur. UNESCO onları tanımlamakta, analiz etmekte ve her şeyden önce de ilan etmektedir: böylece, dünyanın her yerinde; Dünya Biyosfer Rezervleri Ağı'nda dünya miras alanlarında, UNESCO'nun küresel ağında ve bize yaşamla kurulabilecek bambaşka bir ilişkiyle ilgili öğretecek çok şeyi olan yerli topluluklarda geliştirilen tüm bilgileri kamuya açık hale getirmek için 22 Mayıs'ta çevrimiçi bir toplantı yapılacaktır.
Dolayısıyla, Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü'nde, bu sağlık krizinin biyolojik çeşitliliğin korunmasına belirleyici bir ivme kazandıracağını ümit edelim ve Édouard Glissant'ın bu sözünü her zamankinden daha fazla uygulayalım: “Olduğun yerde harekete geç, dünya ile birlikte düşün”.
Bu metin https://en.unesco.org/commemorations/biodiversityday adresinde yayınlanan “Message from Ms. Audrey Azoulay, Director-General of UNESCO, on the occasion of International Day for Biological Diversity” başlıklı metinden faydalanılarak Türkçeleştirilmiştir.