Kuraklık, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik erozyonu, arazi bozunumu, yoğun tarım uygulamaları ve zayıf su yönetimi, diğer şeylerin yanı sıra, 165'den fazla ülkeyi, küresel çölleşme krizi noktasında olumsuz etkilemiştir.
Bu kriz ortak çevre mirasımız üzerinde çarpıcı bir etkiye sahiptir ve bunun yanında küresel barış ve sürdürülebilir kalkınma için önemli bir tehdit oluşturmaktadır.
6 Mayıs 2019'da UNESCO'da çıkartılan Hükûmetler Arası Bilim-Politika Platformu Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri (IPBES) Küresel Değerlendirme Raporunda belirtildiği gibi, gezegenimizin canlı dokusunu korumak için acil olarak toplu bir şekilde harekete geçilmesine ihtiyaç vardır. Bu, gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz olan çölleşme ve kuraklığa karşı derhal harekete geçmemiz gerektiği anlamına gelmektedir.
Çölleşme ve kuraklık, iki milyar insanın hala güvenli içme suyuna erişemediği bir zamanda su kıtlığını artırmaktadır - ve üç milyardan fazla kişinin, 2050 yılına kadar benzer bir durumla yüzleşmek zorunda kalma ihtimali vardır. Dünyanın zor koşullar altında yaşayan toplulukları, temel su ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır ve bu durum kurak ve çorak olan topraklarından göç etmelerine neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası'na göre, arazi bozunması sonucu 135 milyon insanın 2030 yılına kadar dünyanın farklı bölgelerine göç etmesi beklenmektedir. Bu göçler ve yoksunluklar, çölleşmenin barış için çok elzem bir zorluk olduğunu gösteren çatışma ve istikrarsızlık nedenleridir.
Her yıl 17 Haziran Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Dünya Günü’nde bilimsel işbirliği, problem çözme ve geniş halk katılımları sayesinde, arazi bozunumu tarafsızlığına ulaşmak adına kamuoyu farkındalığını artırmak için gösterilen uluslararası çabaları gözlemlemekteyiz. UNESCO, bahsedilen bu bilimsel çabaların ön saflarında yer almakta, bilimsel uzmanlığını geliştirmekte ve bunun yanında su ve çevre programlarını harekete geçirmektedir.
Bu nedenle, 13-14 Mayıs 2019 tarihlerinde yapılan UNESCO Uluslararası Su Konferansı'nın ana temalarından biri doğal veya insan kaynaklı kuraklığa ve su kıtlığına çözüm bulmak olmuştur. Bu konferans, suya erişimin ve su yönetiminin neden olduğu zorluklara, dünya barışı, sürdürülebilir kalkınma ve uluslararası birliktelik üzerindeki olumsuz etkilerini öngörme ve azaltma konusunda geniş kapsamlı ve kararlı bir bağlılığa vurgu yapmıştır.
UNESCO, Üye Devletlerine insani kapasitelilerini geliştirmeleri adına destek vererek, politika rehberliği ve mevcut araçları geliştirmeleri noktasında yardımcı olarak kuraklıkla ilgili zorluklarla başa çıkmaları için destek sağlamaktadır.
Bu, Afrika'da yaşayan yerel nüfus için kuraklık izleme ve erken uyarı sistemlerini, kuraklık atlası ve gözlemevlerinin yerel halk tarafından kuraklıklara maruz kalma sıklığını ve maruz kalma durumunu belirlemek için geliştirilmesini, bunlara ilaveten, Latin Amerika ve Karayipler'de sosyo-ekonomik zayıflıkların değerlendirilmesi ve politika oluşturulması için kuraklık göstergelerinin değerlendirilmesini içermektedir.
Birlikte çalışmak çok önemlidir. Kamu otoriteleri, özel sektör temsilcileri, bilim adamları, dernekler ve yerel topluluklar, özellikle de gençler, tüm paydaşlarla iletişim kurmadan çölleşme ve kuraklıkla mücadelede ilerleme kaydedilememektedir.
Çünkü sadece disiplinler arası bütünsel ve kapsamlı çalışmalar gerçekleştirerek, “Karada Yaşam” Sürdürülebilir Kalkınma Hedefini gerçekleştirebilir ve insanlık için tehdit edici çölleşme sürecini tersine çevirmeyi umut edebiliriz.
Gelin birlikte, topraklarımıza saygı duyarak, bolluklarını ve güzelliklerini koruyarak ve kapsayıcı çözümler geliştirmek için çalışarak sürdürülebilir bir gelecek inşa edelim.
*Bu metin https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000368570/PDF/368570eng.pdf.multi adresinden alınarak Türkçeleştirilmiştir.