Biyoçeşitlilik, milyonlarca yıl boyunca oluşan paha biçilemez ve gelecek nesillere aktarılacak bir miras olan ortak yarardır. Biyoçeşitlilik, tanımında Dünya’daki yaşam biçimlerinin olağanüstü çeşitliliğini ve bu biçimlerin geliştirdiği doğal ortamları, ekosistemleri kapsamaktadır. Biyoçeşitlilik varlığımızın merkezinde yer almakta ve doğanın tüm kaynaklarını gelişimimiz için sunmaktadır.
Bununla birlikte, biyoçeşitlilik bitmez tükenmez değildir. Kaynakların aşırı kullanılması, sürdürülemez tüketim modelleri, iklim değişikliğine neden olan endüstriyel kirlilik gibi insanın çevreye müdahaleleri biyoçeşitliliğe telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir.
Bu konu, geçtiğimiz Mart ayında Kolombiya’nın Medellin kentinde gerçekleştirilen Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri (IPBES) Hükûmetler Arası Bilim Politikaları Platformu’nda uluslararası uzmanlar tarafından vurgulanmıştır. Bu uzmanlar tarafından hazırlanan raporlar, biyoçeşitliliğin hızla bozulduğunu doğrulamakta ve belli hastalıkların erkeklere yayılması gibi hâlihazırda görülebilen bu bozulmanın doğrudan etkilerinin altını çizmektedir.
IPBES’in paydaş kurumu olan UNESCO, biyoçeşitlilik kaybını durdurmaya ve ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımını teşvik etmek için çalışacağına söz vermektedir. İnsan ve Biyosfer (MAB) Programı, örneğin, insan faaliyetleri ile doğal çevre arasında uyumlu bir denge sağlamayı amaçlamaktadır. UNESCO, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik On Yılı (2011-2020) kapsamında, 25 yıl önce 196 Üye Devlet tarafından benimsenen ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ve sürdürülebilirliğini amaçlayan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin uygulanmasına aktif olarak katkıda bulunmaktadır. Dünya Miras Listesinde, Dünya Biyosfer Rezervleri Ağında ve Küresel Jeopark Ağında, UNESCO bütün ortaklarıyla, biyolojik çeşitlilik ve kültürel çeşitlilik konularını tamamlayıcı şekilde ele alarak yenilikçi çözümler geliştirmektedir.
Biyolojik çeşitliliğin korunması ve tahrip olan ekosistemlerin yeniden canlandırılması için acil ihtiyaçların ötesinde, bu programlar davranışları değiştirmeye ve ekonomik ve sosyal uygulamaları geliştirmeye yardımcı olmaktadır. Bu konu, Sürdürülebilir Kalkınma 2030 Gündemi ve özellikle karasal yaşamla ilgili olan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 15’in kapsamına girmekte ve işbirliği, farklılıklara saygı ve nesiller arası dayanışma gibi değerlerin ve Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim (ESD) yoluyla edinilmiş değerlerin paylaşımını gerektirmektedir
Bu Uluslararası Gün, bugün ve gelecekte hayatlarımız için hayati önem taşıyan bu konuların farkındalığını arttırmayı amaçlamaktadır. Bu güne, güzel bir Kızılderili atasözü özellikle uymaktadır: “Dünyayı atalarımızdan miras almıyoruz; onu çocuklarımızdan ödünç alıyoruz.”
* Bu metin http://unesdoc.unesco.org/images/0026/002630/263061e.pdf adresinden alınarak Türkçeleştirilmiştir.