Yoksullukla mücadeleye yönelik uluslararası çabalar, bir nesil için dikkat çekici sonuçları meydana getirmiştir: 1981 yılında %42,6 olan küresel yoksulluk oranı COVID-19 küresel salgın sürecinden hemen önceki yıllarda %8,7’ye düşmüştür. Ancak bu istatistikler, ülkeler arasındaki ve içindeki büyük eşitsizlikleri göstermemektedir.
Dahası, COVID-19 krizinin neden olduğu ekonomik şoklar, bugüne kadar kaydedilen ilerlemenin gerilemesi tehlikesiyle karşı karşıyadır: Küresel aşırı yoksulluk oranı 2020’de 20 yılı aşkın bir süredir ilk kez artarak 100 milyondan fazla insanı yoksulluğa sürüklemiştir.
Küresel salgın süreci aynı zamanda, özellikle cinsiyete dayalı yoksulluğa maruz kalmadaki eşitsizliklerin artmasına neden olmuştur: Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, 2021 yılında 2019 yılına göre 13 milyon daha az kadın çalışmış, erkek işçiler arasındaki istihdam oranı ise küresel salgın süreci öncesi seviyelere geri dönmüştür. Ayrıca, enflasyonun yoksulluk üzerindeki öngörülebilir etkileri, iklim değişikliği ve dünyadaki çatışmalar küresel görünüme gölge düşürmüştür.
Bu durum endişe verici olsa da geri döndürülemez değildir; ancak özellikle en avantajlı ülkelerde seferberlik ve dayanışmanın artırılması çağrısında bulunulması gerekmektedir.
Bu seferberlik esastır, çünkü insan haklarının bütünlüğünü yoksulluktan daha fazla etkileyen başka bir sosyal olgu bulunmamaktadır. Bu nedenle yoksulluğu sona erdirme mücadelesi UNESCO’nun eylemlerinin merkezinde yer almaktadır.
Örneğin UNESCO, yoksulluk üzerinde uzun vadeli bir zafer elde etmek için eğitimin muazzam özgürleştirici gücüne güvenmemiz gerektiğine ikna olmuştur. 2017’de yapılan bir UNESCO araştırması, aslında dünyadaki her öğrencinin orta öğrenimini tamamlaması durumunda küresel yoksulluk oranının yarıya ineceğini göstermiştir.
Bu rakamlar, Devletleri yoksulluğa karşı en iyi yatırımın eğitime yapılan yatırım olduğuna ikna etmek için yeterli olmalıdır. Bu nedenle UNESCO, Üye Devletlerini kamu harcamalarının en az %15 ila %20’sini eğitime ayırmaya teşvik ederken, aynı zamanda bağışçıları eğitim için daha fazla ve daha iyi hedeflenmiş uluslararası yardım sağlamaya çağırmaktadır.
Yoksullukla mücadelede sosyal kapsayıcılığın önemini vurgulamak da önemlidir. Engelliler, azınlık grupları, kırsal nüfuslar, gençler ve kadınlar gibi kırılgan nüfuslara yardım etmenin yanı sıra, onların kamusal karar alma süreçlerinde temsil edilmesi ve bu süreçlere dâhil edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, UNESCO’nun bu Uluslararası Gün’deki mesajı, yoksulluğun ortadan kaldırılmasının gerçekçi bir kamu politikası hedefi olabileceği ve olması gerektiğidir.
Bu yazı için https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000383188_eng?posInSet=3&queryId=N-8ee57dce-7137-42e3-aa18-9b18408ca642 adresinde yer alan metinden faydalanılmış, yazının Türkçe çevirisi yapılmıştır.