“Hoşgörü; taviz, küçümseme ya da müsamaha değildir. Hoşgörü, her şeyden önce, başkalarının evrensel insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tanınmasından kaynaklanan aktif bir tutumdur.”
UNESCO'ya üye devletler, 29 yıl önce Hoşgörü İlkeleri Bildirgesi'nde hoşgörüyü – UNESCO’nun görev alanının merkezinde yer alan bir ideal – bu terimlerle tanımladılar.
Bugün bu ideal, sokakta, ibadethanelerde ve hatta okullarda açıkça ifade edilen; artık sosyal medya çağında çevrimiçi olarak yayılan nefret söylemi ve ayrımcılığın yeniden canlanmasıyla sınanmaktadır. Bu tehditler karşısında UNESCO, insanların zihinlerinde barışı inşa etme konusundaki kararlılığını sürdürmektedir, çünkü hoşgörü dikte edilemez; inşa edilmelidir.
Hoşgörü, her şeyden önce eğitim yoluyla inşa edilir – özellikle de yarının vatandaşlarına başkalarına ve farklılıklarına saygı duymayı aşılayan barış eğitimi yoluyla. Bir yıl önce, 194 üye devletimizin tamamı tarafından kabul edilen Barış, İnsan Hakları ve Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim konulu UNESCO Tavsiye Kararı' tam da bunu hedeflemektedir. Bu tavsiye kararının uygulanmasında, okulların her zaman başkalarını reddetmenin temelinde yatan ırkçılık ve her türlü ayrımcılığa karşı etkili birer siper olmasını sağlamak için ülkelere destek oluyoruz.
Ayrıca Avrupa Komisyonu ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi ile ortaklaşa olarak, özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'da öğretmenleri bu konuları sınıfta ele almaya hazırlamak için eğitimler veriyoruz.
Hoşgörü, aynı zamanda sınırların ötesinde hepimize ortak insanlığımızı gösteren kültürlerin ve mirasın çeşitli zenginlikleri aracılığıyla inşa edilir. UNESCO Dünya Mirası Sözleşmesi, Kültürel İfadelerin Çeşitliliğinin Korunması ve Geliştirilmesi Sözleşmesi ve Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'nin amacı budur: sadece insanlığın hazinelerini korumak değil, aynı zamanda barış için bir temel olarak evrensel değerlerini göstermek.
Son olarak, yeni teknolojilerin ve dijital çağın ortaya çıkardığı zorluklara karşı hoşgörü geliştirilmelidir. Örneğin, UNESCO'nun Yapay Zekâ Etiği Tavsiye Kararı bu yeni dijital araçlarda ırkçı, antisemit ve cinsiyetçi önyargıların ortaya çıkma tehlikesine karşı uyarıda bulunmaktadır. UNESCO'nun Mart 2024'te yayımladığı Cinsiyet Önyargısı Raporu ve Holokost Kayıtlarının Çarpıtılması Riskine İlişkin İkinci Bir Rapor da bunu göstermektedir. Ayrıca sosyal medya platformlarında ayrımcılık ve nefret söyleminin yayılmasıyla mücadele için bir dizi ilke geliştirdik.
Kısacası, hoşgörü pasif kalmayı reddeden ortak bir zorunluluktur. Tüm insani ilerlemenin yaşamsal temelini oluşturur ve bugün kutladığımız şey de tam olarak budur.
Bu metin https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000391920_eng?posInSet=9&queryId=N-24e1b783-b640-423e-af44-1803f325870b adresinde yer alan metinden faydalanılarak Türkçeleştirilmiştir.