27 Ocak 1945'te, 80 yıl önce bugün, dehşete düşmüş ve bitkin Sovyet Birlikleri Auschwitz-Birkenau Alman Nazi toplama ve imha kampına girdi ve hayatta kalan yaklaşık 7.000 mahkûmu kurtardı.
Bu sembolik tarih, her yıl uluslararası toplumu Nazi vahşetinin sayısız diğer kurbanıyla birlikte katledilen 6 milyon Yahudi’yi hatırlamaya çağırmaktadır.
Holokost'un doğrudan tanıklarının giderek azaldığı ve tarihçi Annette Wieviorka'nın “Tanıklar Çağı” olarak adlandırdığı dönemin alacakaranlığına işaret eden bu dönemde, Holokost'un anısını yaşatmak için kendimizi her zamankinden daha büyük bir ciddiyetle adamalıyız.
İlk olarak, dehşetin yaşandığı yerleri koruyarak bunu yapmalıyız. 1979 yılında UNESCO Auschwitz-Birkenau'yu dünya mirası alanı ilan ederek, ölüm kampına ev sahipliği yapan yapının anıt niteliğine katkıda bulunmuştur. Bu yazı, insanlığın bir parçasının koparılması arzusundan ibaret olan bir olguya ilişkin evrensel bilincin harekete geçirildiğini teyit etmiştir.
UNESCO'nun bu anıt yapıya devam eden katkısı, sadece bir yıl önce imzalanan tarihi bir anlaşmada yansıtılmaktadır. Kurumumuzun himayesinde yürütülen 14 yıllık diplomatik müzakerelerin ardından, eski Yugoslavya'nın altı devleti arasında imzalanan bu anlaşma, mimar Daniel Libeskind tarafından tasarlanan kalıcı bir serginin yenilenmiş ortak bir köşk olarak yeniden açılmasını öngörmektedir.
UNESCO ayrıca Aşırıcılıkla Mücadele Projesi'nin Auschwitz'in komutanı Rudolf Höss'ün kampın hemen bitişiğindeki eski evinde nefret, aşırıcılık ve radikalleşme üzerine yeni bir araştırma merkezi kurmasını da desteklemektedir. ARCHER at House 88 olarak adlandırılan bu merkez, Holokost, şiddet içeren geçmişler ve antisemitizm ile aşırıcılığın önlenmesine yönelik araştırmalara adanmış UNESCO kürsüleri ile birlikte genç araştırmacılar için burs programları sunacaktır.
Holokost kurbanlarının anısını onurlandırmak aynı zamanda Nazilerin yok etmeye çalıştığı kültürel mirasa da değer vermek anlamına gelmektedir. Bu amaçla UNESCO 2021 yılında Speyer, Worms ve Mainz, 2023 yılında ise Erfurt ve Cerbe'deki El Ghriba sinagogu alanlarını Dünya Mirası Listesine kaydetmiştir.
Ancak bir yerin hafızasını, anlamını genç nesillere aktarmadan geliştiremeyiz. Bu bakımdan eğitim, Holokost tarihinin evrensel boyutuyla anlaşılmasını sağlayarak önemli bir rol oynamaktadır. Zira Holokost, insan türü hakkında tek bir döneme ya da tek bir halka indirgenemeyecek bir şeyi ortaya koymaktadır: “Gerekli koşulların mevcut olduğu her yerde en kötüsü tekrar yaşanabilir”.
Antisemitik, ırkçı ve yabancı düşmanı şiddetin geçmişe dair bilgisizlikten kaynaklanmasını önlemek amacıyla UNESCO ve Amerika Birleşik Devletleri iş birliğinde Holokost Anma Müzesi Uluslararası Holokost ve Soykırım Eğitimi Programı’nı geliştirmiştir. UNESCO böylece 10 yıldır okul müfredatlarının ve ders kitaplarının şiddet dolu geçmişi gerçeklere dayalı olarak yansıtmasını sağlamak için 24 ülkeyle birlikte çalışmaktadır.
İnsanlara Holokost'un anısını öğretmek, antisemitizmin büyük ölçekte yeniden canlanması ışığında giderek zorlaşan bir görev haline gelmiştir. İşte bu nedenle UNESCO, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ile birlikte, okullarda nefret söylemiyle mücadele konusunda ön saflarda yer alan öğretmenlere yönelik bir eğitim programı oluşturmuştur. Hâlihazırda 12 ülkede mevcut olan bu eğitim kursları bu yıl tüm Avrupa Birliği Üye Ülkelerine yaygınlaştırılıyor.
Nefret söyleminin anonim olarak çoğaldığı sosyal ağlar çağında, eylemlerimizi uyarlamak da hayati önem taşımaktadır. UNESCO'nun Dünya Yahudi Kongresi ile ortaklaşa yayınladığı Yapay Zekâ ve Holokost: Tarih Yeniden mi Yazılıyor? başlıklı raporda da gösterildiği üzere, algoritmalar Holokost inkârını güçlendirmektedir.
Holokost inkârına ve Holokost tarihinin çarpıtılmasına karşı mücadele tüm cephelerde yürütülmelidir. Yine Dünya Yahudi Kongresi ile birlikte UNESCO, Meta ve TikTok'u Holokost hakkında bilgi arayan kişileri AboutHolocaust.org. başlıklı siteye yönlendirmiştir. 19 dilde hizmet veren site sadece 2024 yılında 4,4 milyondan fazla ziyaretçi almıştır.
Bu Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Gününde UNESCO, Amerikalı avukat Samuel Pisar'ın “insanın insana karşı işlediği en büyük felaket” olarak nitelendirdiği olayın bir daha yaşanmasına asla izin vermemek için uluslararası toplumu seferber olmaya davet etmektedir.
Bu yazı https://unesdoc.unesco.org/ark:/48223/pf0000392500_eng?posInSet=8&queryId=N-f5a2c94b-01d2-4e9e-b588-7b52d87c891f adresinde yer alan metinden faydalanılarak Türkçeleştirilmiştir.